Başarının yalnızca bilişsel yeteneklere değil; aynı zamanda duygusal ve sosyal yetkinliklere de bağlı olduğunun altını çizen Aşkar, bu nedenle sosyal ve duygusal becerileri odağa alan yeni bir projeye başladıklarını ifade etti. 

 

Sosyal duygusal becerilerin değerlendirilmesi konusunda yapılan çalışmaların bu becerilerin vatandaşlık, ebeveynlik, gönüllülük ve girişimcilik gibi yetişkin rolleri için son derece önemli ve belirleyici olduğuna işaret ettiğini belirten Aşkar Türkiye'nin de ilk döngüsüne katıldığı OECD Sosyal ve Duygusal Beceriler Araştırması sonuçlarının da bu durumu desteklediğini söyledi. 

 

Aşkar projenin, iş dünyasında üretim ve hizmet teknolojilerinin büyük bölümünde insan gücünün yerini yapay zekâya bıraktığı bir dönemde değişime uyum sağlayabilen, başkalarıyla uyumlu çalışabilen, olaylara farklı bakış açısıyla yaklaşabilen ve problemlere yaratıcı çözümler getirebilen bireylere yönelik ihtiyacın artışı ve Kovid-19 salgını sonrasında öğrencilere sosyal ve duygusal yönden daha çok destek verilmesi gerekliliğinin ortaya çıkmasını göz önünde bulundurularak hazırlandığını belirtti.

 

Çalışmanın okullarda öğrencilerin sosyal ve duygusal becerilerinin değerlendirilmesi konusunda ortak bir bakış açısı oluşturulması konusunda önemli katkı vereceğini söyleyen Aşkar, şunları kaydetti: "Becerilerde ortak bir bakış açısına sahip olmak bu konuda bir değerlendirme çerçevesinin geliştirilmesine, bu becerilerde çeşitli eksikleri olan öğrencilerimizin erken tespitine ve süreç içinde bir izleme ve telafi sisteminin kurulabilmesine imkân sağlayacaktır. Proje kapsamında atılan adımların ayrıca öğretmen ve öğrencilerimizin bu becerilere yönelik farkındalığını artırarak bu becerilerin daha fazla gözetilmesine de yardımcı olacağını düşünüyorum. Tüm bu çalışmalar; ne istediğini ve güçlü yanlarını bilen, yeniliklere uyum gösterebilen, hedeflerinin peşinden giden, sorunlara yaratıcı çözümler bulan, uyumlu çalışabilen ve potansiyelini gerçekleştirebilen mutlu bireylerin yetişmesine katkı sunmayı amaçlamaktadır."

 

Hedef kitlesinde ilk ve orta dereceli okullarda eğitim gören öğrenci ve bu okullarda görev yapan öğretmenleri bulunan UNICEF Türkiye Temsilciliğinin desteğiyle yürütülen projenin 2 yıl içerisinde tamamlanması planlanıyor.