Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan moderatörlüğünde, Anadolu'da pek çok televizyon kanalı tarafından canlı yayımlanan programda eğitim gündemini değerlendirdi.
Bakan Özer'in açıklamalarından öne çıkan satırbaşları:
6 Eylül'de başlamış olduğumuz 2021-2022 eğitim öğretim yolculuğunu 17 Haziran'da tamamladık. Bu dönem çok kritik bir dönemdi. Bir buçuk yıl eğitime aradan sonra ilk defa kararlı bir şekilde tek bir gün bile okulların kapalı kalmadığı bir dönemi geçirdik.
Bir buçuk yıllık kovid-19 sürecinden sonra bu dönem gerçekten böyle bir sürecin yaşanması çok kıymetliydi. Bu sene de biz eğer uzaktan eğitimle süreci devam ettirmiş olsaydık gerçekten çok büyük bir kayıp olacaktı. Bildiğiniz gibi okullar sadece eğitim öğretimin yapıldığı yerler değil. Aynı zamanda çocuklarımızın tüm eğitim kademelerinde kişisel gelişimlerini, psikososyal gelişimlerini, akran eğitimlerini, kültürel sosyal faaliyetleri yaptıkları mekânlar.
Aslında okullar toplumdaki tüm eşitsizliklerin telafi edildiği en eşitlikçi ortamlar. Öğrencilerimiz uzun süre bu ortamdan uzak kalınca biz bu süreci kararlı bir şekilde Sağlık Bakanlığımızın önerileri doğrultusunda başarılı bir şekilde tamamladık.
İlk defa Millî Eğitim Bakanlığı olarak öğrencilerimizin mümkün olduğu kadar bu süreçteki kayıplarını telafi etmek ve fiziksel, kültürel, bilimsel aktivitelerde yer almalarını sağlamak için bir yeni sanat, matematik ve yabancı dil olmak üzere dört yaz okulu başlattık.
Eğitim öğretim hazırlıklarına da erken başladık. Yani 2022-2023 eğitim öğretim yılı hazırlıklarını, okulların temizlik malzemesinden kırtasiye malzemesine, küçük onarımlarından büyük onarımlarına, okul donatımlarına kadar tüm ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılayabilmek için tüm illerimizde, tüm arkadaşlarımla birlikte sahadayız. Bu ihtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz.
Bildiğiniz gibi yıllardan beri eğitim sistemimizde kronik bir problem var. Yani bir algı var. Millî Eğitim Bakanlığı, okulların ihtiyaçlarını karşılayamıyormuş gibi, bütçesi yetersizmiş gibi, sanki bu kadar devasa eğitim yatırımlarını yapan Millî Eğitim Bakanlığı değilmiş gibi, her yıl bütçeden en büyük payı alan Millî Eğitim Bakanlığı değilmiş gibi bir algı işliyor ve bu, bir de okul kayıtlarında bağışlarla birleştiği anda sanki Millî Eğitim Bakanlığı, okulları kendi hâline terk etmiş gibi bir algı oluşuyor. Böyle bir şey mümkün değil. Son yirmi yılda eğitime bu devasa bütçeleri ayıran bir iktidarın okulların ihtiyacını karşılayamaması mümkün değil. Bunu biz hem Bakanlık olarak hem de illerle el ele vererek bu algıyı yıkmak, bağışla ilgili algıyı tamamen ortadan kaldırmak için tüm okul yöneticilerimizle birlikte süreçleri yönetiyoruz. Bunun için erken başladık ve inşallah, 12 Eylül'deki 2022-2023 eğitim öğretim yılı itibariyla da tüm okullarımızın ihtiyacı karşılanmış, temizlikle ilgili hazırlıklarını yapmış, kırtasiye malzemesiyle ilgili hazırlıklarını yapmış olacağız. Okulun küçük onarımlarını tamamlamış, büyük onarımlarını tamamlamış, donatımlı laboratuvarlarını yapmış olarak 57 bin 108 okulumuz öğrencilerini bekleyecek.
Artık tüm okullara Bakanlık doğrudan bütçeyi gönderiyor. Yani okullar artık ihtiyaç duymuş olduğu tüm bütçeyi ilçe ve ili beklemeden Bakanlıktan alabiliyor. Bu çok önemli. Biz şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz artık. Biz okullarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyoruz.
Veliler okul aile birliğine bağış yapabilir ama okula kayıt için bağış yapma zorunluluğu kesinlikle yok. Elbette okullarımızın imkânlarını daha iyi yapabilmek için tüm vatandaşlarımız, tüm paydaşlarımız katkı sunabilirler ama kesinlikle kayıtla ilgili böyle bir zorunluluk yok.
Bugün Erzurum'dayız. Erzurum'da anaokulundan ilkokuluna, ortaokuluna, lisesine, tüm okul yöneticilerimizle, yönetici yardımcılarımızla birlikteydik. Hem eğitim politikalarımızda bir yıldan beri neler yaptık? Neler yapıyoruz? Nereye doğru gidiyoruz? Özellikle son gelişmeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu, mesleki eğitimle ilgili gelişmeleri, okul öncesi eğitimle ilgili gelişmeleri değerlendirdik. Hem de dedik ki 'Sizin tüm ihtiyaçlarınızı biz karşılıyoruz.'. Bu süreci birlikte yönetelim. Artık okuldaki bir top kâğıt, fotokopi problemleri değil. Başka projelerin ihtiyacının giderilmesini konuşalım çünkü bunu yapabilmeye hükûmetimiz, Millî Eğitim Bakanlığımız muktedir.
Yazı okulunda dört farklı yazı okulu açtık. BİLSEM'lerde bilim ve sanat yaz okulu açtık. Buraları 2. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm öğrencilere açık hâle getirdik. Sanatın müktesebatını kullanarak, oradaki atölyeleri kullanarak, öğrencilerimizin bilimle ve sanatla temas düzeyini artırmak için yaz okulu açtık. Buraya yaklaşık 100 binin üzerinde öğrencimiz başvurdu.
Biliyorsunuz matematikle ilgili yaklaşımı değiştirmeye çalışıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı olarak çocuklarımızın matematiği 'sadece sayısalcıların bilmesi gereken diğerlerinin yapmasa da olur, bilmese de olur' algısını ortadan kaldırıp herkese matematiğin lazım olduğunun altını çiziyoruz. Özellikle 21. yüzyılda bu teknolojinin her tarafa sirayet ettiği noktada verinin, datanın, grafiğin, matematiğin çok önemli olduğu bir ortamda çocuklarımızı, gençlerimizi ciddi bir matematik arka planıyla ama teorik değil yaşamla ilişkili bir şekilde çok sağlam bir zeminde bu eğitimini güçlendirmek için matematik yaz okulları açtık.
Üçüncüsü yabancı dil öğrenmeyle ilgili sıkıntıyı da çözebilmek için farklı metodolojileri, farklı yaklaşımları yürürlüğe sokabilmenin ilk uygulaması olarak da yine 4. sınıfla 12. sınıf arasında yabancı dil İngilizce yaz okulu açtık.
Diğer taraftan rutin olarak destekleme yetiştirme kurslarında 8 ve on 12. sınıflarla ilgili hem LGS hem YKS ile ilgili hazırlık yaz okulları olarak devreye soktuk. Şu an itibariyle yaklaşık 1 milyon gencimiz çocuğumuz yaz okullarımızdan ücretsiz bir şekilde yararlanıyorlar.
Yaz okullarında ilginç bir şey de yaptık. Erzurum'daki bir öğrenci, burada okuyan bir öğrenci illa Erzurum'da yaz okuluna katılmak zorunda değil. Türkiye'nin neresine gidiyorsa oradaki yaz okuluna katılabilir. Tatilde nereye gidiyorsa oradaki yaz okuluna katılabilir. Aynı şey öğretmenlerimiz için de geçerli. Buradaki bir öğretmenimiz eğer Sivas'a gidiyorsa, Hakkâri'ye, Diyarbakır'da orada ailesiyle vakit geçirecekse yaz okuluna orada katılabiliyor.
Başlattığımız seferberlikle matematikle ilgili yaklaşımı değiştirmeye çalışıyoruz. Herkese matematik lazım anlayışıyla teorik bir düzeyde değil, yaşamla ilgili olarak matematik yaz okulları açtık.
Şu ana kadar yaklaşık 1 milyon öğrenci yaz okullarından ücretsiz olarak yararlanıyor. Öğrencilerimiz sadece ikamet ettiği şehirde değil istediği farklı bir şehirdeki yaz okullarımıza başvuruda bulunabilir.
Yerleştirme sınavları, eğitim sisteminin performansını ölçen sınavlar değildir.
Sınavla ve sınavsız yerleştirme oranlarımız geçen seneye göre oldukça arttı. En büyük iyileşmeler meslek teknik liselerimizde oldu.
ilk 3 tercihe yerleşme oranı yüzde 94, geçen yıl yüzde 92'ydi. Öğrencilerimiz zaten çok büyük oranda ilk üç tercihine yerleşti.
1. tercihe yerleşme oranı yüzde 55, seneye hedefimiz, bunu yüzde 60'ın üzerine çıkarmak.
Son 20 yıl öğretmen sayısında en büyük artışın olduğu yıllar oldu, şu an da eğitim sistemimizde olan öğretmenlerin yüzde 75 i son 19 yılda atandı.
KPSS de girilen 99 alanda öğretmen ataması yapacağız. Bu öğretmenlerin yarısı İstanbul'a atanacak.